May 16, 2014
4503 İzleme
209 71

Ve yine İstanbul…

Editör:

Bir İstanbul macerası, yine yeniden bizlerle. Döndük dolaştık yine geldik.

2 sene önce ben karnı burnunda hamileyken yine İstanbul‘da Cihangir’de cehennem gibi yokuşlu bir sokakta evimiz vardı. Ama inanın hamileliğimin son 20 gününe kadar hiç oturmayıp yürüdüm. O yokuşu çıktım, indim. Sevgilim çıkamadığım yerde arkama geçip belimden ittirerek destek oluyordu. Şaka değil gerçekten. Siz hayal edin artık yokuşu…

Böyle bir süreçte doğumuma 20 gün kala ani bir kararla Eskişehir’e ailemin yanına gitmek istedim. Kızımı orada doğurmak istiyordum.

Fatihimle konuştuk o bana nasıl istersem öyle yapacağını söyledi. Öylede oldu gerçekten. Karnım artık burnumu da geçmişti önümde boş koliler içlerini doldurmakla meşguldüm.

-Bu bardakları götürelim mi aşk?

-Atttt

-Peki bu salata tabağı?

-Atttt!

-Bu şeyleri ne yapayım?

-Attt!

Diye, diye neredeyse bi şey bırakmadan kolilerimizi bitirdik. Nakliyeci eşyalarımızı aldı ve Eskişehir’e geri döndük.

Karen kuzum geldi 2 hafta sonra. Onunla zaman öyle heyecanlı, öyle hızlı, öyle zorlu ve mutlu geçti ki bir baktım Karen 1 yaşını bile geçmiş.

Bu süreçleri çoook rahat atlattığımız söylenemez. Ama şükür atlattık.

Bu arada kızımın şansıyla bir yayınevi ile anlaştık. Sonunda sevgilimin 2. Kitabı olan “Dövme Kitabı” piyasaya çıkacaktı. Hem de en iyi şekilde…

1 yıl sürdü bu koşturma, psikolojik gelgitler, yorgunluklar, hayal kırıklıkları ve mutluluklar. Hepsi ama hepsi bünyede doz aşımı yaratmaya başlamıştı. En ufak bir olayı çok derin bir şekilde yaşıyorduk artık.

Neyse ki bir yıl sonunda kitap piyasaya çıkmak üzereydi.

Ve yine İstanbul

İstanbul macerası tekrar gün yüzüne çıktı. Muhabbet ederken laflar dönüp dolaşıp İstanbul‘a orada olmamız gerektiğine geliyordu.

Çok inanıyordum bende orada olmamız gerektiğine ama bir kere dönüş yapmıştık Eskişehir’e şimdi tekrar İstanbul?

Olmalı mı olmamalı mı bilemiyordum. Kafam eskisi kadar hayal kuramaz halde ve karışıktı. Aynı insanla on kere tanıştığım oluyordu. Unutkandım, dağınıktım, üzgündüm. Kafa gittiiiiiii…

Toparlan Eloooo !!!

Önce sevgilimin işleri için, sonrasında kızımın geleceği için toparlandım. Düşününce ne yapmam gerektiği nasıl bir yol izlemem gerektiği hepsi bir bir oturdu yerine. Tekrar kafam organize olmaya başlamıştı. Yaşasın benim kafam…

Hızlı kararlar veriyormuşuz ve sürekli bir orda bir buradaymışız gibi görünse de aslında içimizde tam tersi bir süreç söz konusu. Hep bir karar alırken A Planı yapıyorsak yanında mutlaka B Planı, C Planı hatta D ve E Planlarını da yaptık. Bu planları yapmadan adım atmadık. Geleceği iyi bir şekilde planlamaya çalıştık. Umarım da böyle devam eder.

İşte böylelikle toparlanmış organize kafamla tekrar geldik İstanbula.

Ev aradık deliler gibi gerçekten gözüm dönmüş gibi girmediğim bakmadığım aramadığım emlakçı, ev ve ev sahibi kalmadı. 15 günün sonunda tekrar Cihangir’e hoş geldik:)

Şimdi evimizde huzur içinde oturuyoruz. Hatta o kadar huzurluyum ki düşünün yazı bile yazabilecek psikolojiye tekrar eriştim.

İstanbul’a 2. Taşınışımız bu sefer kuzumuz yanımızda, kitabımız elimizde, evimiz huzurumuzla dolu.

 

Şimdi çalışma zamanı gençler, hadi ben çok yazdım işim var daha kuzuya çorba yapıp sevgilime TV programı ayarlamam lazım;) kendime de şöyle güzeell bol köpüklü sade bir Türk kahvesi ohhh :))

İstanbul, istanbul Ve yine İstanbul…istanbul 1

Bir İstanbul macerası, yine yeniden bizlerle. Döndük dolaştık yine geldik. 2 sene önce ben karnı burnunda hamileyken yine İstanbul'da Cihangir'de cehennem gibi yokuşlu bir sokakta evimiz vardı. Ama inanın hamileliğimin son 20 gününe kadar hiç oturmayıp yürüdüm. O yokuşu çıktım, indim. Sevgilim çıkamadığım yerde arkama geçip belimden ittirerek destek oluyordu. Şaka değil gerçekten. Siz hayal edin artık yokuşu... Böyle bir süreçte doğumuma 20 gün kala ani bir kararla Eskişehir'e ailemin yanına gitmek istedim. Kızımı orada doğurmak istiyordum. Fatihimle konuştuk o bana nasıl istersem öyle yapacağını söyledi. Öylede oldu gerçekten. Karnım artık burnumu da geçmişti önümde boş koliler içlerini doldurmakla meşguldüm. -Bu bardakları götürelim mi aşk? -Atttt -Peki bu salata tabağı? -Atttt! -Bu şeyleri ne yapayım? -Attt! Diye, diye neredeyse bi şey bırakmadan kolilerimizi bitirdik. Nakliyeci eşyalarımızı aldı ve Eskişehir'e geri döndük. Karen kuzum geldi 2 hafta sonra. Onunla zaman öyle heyecanlı, öyle hızlı, öyle zorlu ve mutlu geçti ki bir baktım Karen 1 yaşını bile geçmiş. Bu süreçleri çoook rahat atlattığımız söylenemez. Ama şükür atlattık. Bu arada kızımın şansıyla bir yayınevi ile anlaştık. Sonunda sevgilimin 2. Kitabı olan "Dövme Kitabı" piyasaya çıkacaktı. Hem de en iyi şekilde… 1 yıl sürdü bu koşturma, psikolojik gelgitler, yorgunluklar, hayal kırıklıkları ve mutluluklar. Hepsi ama hepsi bünyede doz aşımı yaratmaya başlamıştı. En ufak bir olayı çok derin bir şekilde yaşıyorduk artık. Neyse ki bir yıl sonunda kitap piyasaya çıkmak üzereydi. Ve yine İstanbul… İstanbul macerası tekrar gün yüzüne çıktı. Muhabbet ederken laflar dönüp dolaşıp İstanbul'a orada olmamız gerektiğine geliyordu. Çok inanıyordum bende orada olmamız gerektiğine ama bir kere dönüş yapmıştık Eskişehir'e şimdi tekrar İstanbul? Olmalı mı olmamalı mı bilemiyordum. Kafam eskisi kadar hayal kuramaz halde ve karışıktı. Aynı insanla on kere tanıştığım oluyordu. Unutkandım, dağınıktım, üzgündüm. Kafa gittiiiiiii… Toparlan Eloooo !!! Önce sevgilimin işleri için, sonrasında kızımın geleceği için toparlandım. Düşününce ne yapmam gerektiği nasıl bir yol izlemem gerektiği hepsi bir bir oturdu yerine. Tekrar kafam organize olmaya başlamıştı. Yaşasın benim kafam... Hızlı kararlar veriyormuşuz ve sürekli bir orda bir buradaymışız gibi görünse de aslında içimizde tam tersi bir süreç söz konusu. Hep bir karar alırken A Planı yapıyorsak yanında mutlaka B Planı, C Planı hatta D ve E Planlarını da yaptık. Bu planları yapmadan adım atmadık. Geleceği iyi bir şekilde planlamaya çalıştık. Umarım da böyle devam eder. İşte böylelikle toparlanmış organize kafamla tekrar geldik İstanbul'a. Ev aradık deliler gibi gerçekten gözüm dönmüş gibi girmediğim bakmadığım aramadığım emlakçı, ev ve ev sahibi kalmadı. 15 günün sonunda tekrar Cihangir'e hoş geldik:) Şimdi evimizde huzur içinde oturuyoruz. Hatta o kadar huzurluyum ki düşünün yazı bile yazabilecek psikolojiye tekrar eriştim. İstanbul'a 2. Taşınışımız bu sefer kuzumuz yanımızda, kitabımız elimizde, evimiz huzurumuzla dolu.   Şimdi çalışma zamanı gençler, hadi ben çok yazdım işim var daha kuzuya çorba yapıp sevgilime TV programı ayarlamam lazım;) kendime de şöyle güzeell bol köpüklü sade bir Türk kahvesi ohhh :))

Ne kadar beğenilmiş?

Ne kadar beğendin? Mutlaka söyle bize. Hadi aşağıdaki yıldızlara tıkla...

User Rating: Be the first one !
0
kategori:
Deli Kafalar · öylesine

İnceleme Bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir